وَالتِّينِ وَالزَّيْتُونِ (١)
1-)
Diyanet: Tîn'e ve zeytûn'a andolsun.
Diyanet Vakfı: İncire, zeytine,
E. Hamdi Yazır: Tîn'e ve Zeytun'a,
وَطُورِ سِينِينَ (٢)
2-)
Diyanet: Sinâ dağına andolsun,
Diyanet Vakfı: Sina dağına ,
E. Hamdi Yazır: Sina dağına
وَهَذَا الْبَلَدِ الْأَمِينِ (٣)
3-)
Diyanet: Bu güvenli şehre (Mekke'ye) andolsun ki,
Diyanet Vakfı: Ve şu emîn beldeye yemin ederim ki,
E. Hamdi Yazır: Ve bu güvenli beldeye andolsun ki,
لَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنْسَانَ فِي أَحْسَنِ تَقْوِيمٍ (٤)
4-)
Diyanet: Biz, gerçekten insanı en güzel bir biçimde yarattık.
Diyanet Vakfı: Biz insanı en güzel biçimde yarattık.
E. Hamdi Yazır: Biz insanı en güzel biçimde yarattık.
ثُمَّ رَدَدْنَاهُ أَسْفَلَ سَافِلِينَ (٥)
5-)
Diyanet: Sonra onu, aşağıların aşağısına indirdik.
Diyanet Vakfı: Sonra da çevirdik aşağıların aşağısına attık.
E. Hamdi Yazır: Sonra da çevirdik aşağıların aşağısına attık.
إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فَلَهُمْ أَجْرٌ غَيْرُ مَمْنُونٍ (٦)
6-)
Diyanet: Ancak, iman edip salih ameller işleyenler başka. Onlar için devamlı bir mükâfat vardır.
Diyanet Vakfı: Fakat iman edip sâlih amel işleyenler için eksilmeyen devamlı bir ecir vardır.
E. Hamdi Yazır: Ancak iman edip iyi işler yapanlar başka; onlar için kesintisiz bir ecir vardır.
فَمَا يُكَذِّبُكَ بَعْدُ بِالدِّينِ (٧)
7-)
Diyanet: (Ey insan!) Böyle iken, hangi şey sana hesap ve cezayı yalanlatıyor?
Diyanet Vakfı: Artık bundan sonra, ceza günü konusunda seni kim yalanlayabilir?
E. Hamdi Yazır: O halde sana dini ne yalanlatır?
أَلَيْسَ اللَّهُ بِأَحْكَمِ الْحَاكِمِينَ (٨)
8-)
Diyanet: Allah, hükmedenlerin en iyi hükmedeni değil midir?
Diyanet Vakfı: Allah, hüküm verenlerin en üstünü değil midir?
E. Hamdi Yazır: Allah, hakimlerin hakimi değil mi?
Diğer Sitelerimiz
Arapça Latin harf Arapça okumada zorluk çekenlere kolaylık olması açısından konulmuştur. Ses dosyaları da eklenecektir.