Tekvir Suresi Elmalılı Hamdi Yazır Meali (Tekvîr Sûresî)

إِذَا الشَّمْسُ كُوِّرَتْ. (١)

1-) Güneş katlanıp dürüldüğünde,

وَإِذَا النُّجُومُ انْكَدَرَتْ. (٢)

2-) Yıldızlar bulandığında,

وَإِذَا الْجِبَالُ سُيِّرَتْ. (٣)

3-) Dağlar yürütüldüğünde,

وَإِذَا الْعِشَارُ عُطِّلَتْ. (٤)

4-) Kıyılmaz mallar bırakıldığında,

وَإِذَا الْوُحُوشُ حُشِرَتْ. (٥)

5-) Vahşi hayvanlar bir araya toplandığında,

وَإِذَا الْبِحَارُ سُجِّرَتْ. (٦)

6-) Denizler ateşlendiğinde (suları çekilip, volkanlar halinde ateş püskürdüğünde),

وَإِذَا النُّفُوسُ زُوِّجَتْ. (٧)

7-) Nefisler eşleştirildiğinde (iyiler iyilerle, kötüler kötülerle bir araya toplandığında),

وَإِذَا الْمَوْءُودَةُ سُئِلَتْ. (٨)

8-) Diri diri toprağa gömülen kıza sorulduğunda,

بِأَيِّ ذَنْبٍ قُتِلَتْ. (٩)

9-) "Hangi günahtan dolayı öldürüldü?" diye.

وَإِذَا الصُّحُفُ نُشِرَتْ. (١٠)

10-) Amel defterleri açıldığında,

وَإِذَا السَّمَاءُ كُشِطَتْ. (١١)

11-) Gök sıyrılıp açıldığında,

وَإِذَا الْجَحِيمُ سُعِّرَتْ. (١٢)

12-) Cehennem kızıştırıldığında,

وَإِذَا الْجَنَّةُ أُزْلِفَتْ. (١٣)

13-) Ve cennet yaklaştırıldığında,

عَلِمَتْ نَفْسٌ مَا أَحْضَرَتْ. (١٤)

14-) Herkes ne getirmiş olduğunu anlar.

فَلَا أُقْسِمُ بِالْخُنَّسِ. (١٥)

15-) Şimdi yemin ederim o sinenlere (gündüzleri gözden kaybolan yıldızlara),

الْجَوَارِ الْكُنَّسِ. (١٦)

16-) O akıp akıp yuvasına gidenlere,

وَاللَّيْلِ إِذَا عَسْعَسَ. (١٧)

17-) Yöneldiği an geceye,

وَالصُّبْحِ إِذَا تَنَفَّسَ. (١٨)

18-) Nefeslendiği (ağardığı) an sabaha ki,

إِنَّهُ لَقَوْلُ رَسُولٍ كَرِيمٍ. (١٩)

19-) Kuşkusuz o Kur'an, değerli bir elçinin sözüdür.

ذِي قُوَّةٍ عِنْدَ ذِي الْعَرْشِ مَكِينٍ. (٢٠)

20-) O elçi güçlüdür, Arş'ın sahibinin yanında çok itibarlıdır.

مُطَاعٍ ثَمَّ أَمِينٍ. (٢١)

21-) Orada ona itaat edilir, güvenilir.

وَمَا صَاحِبُكُمْ بِمَجْنُونٍ. (٢٢)

22-) Arkadaşınızı cin çarpmış değildir.

وَلَقَدْ رَآهُ بِالْأُفُقِ الْمُبِينِ. (٢٣)

23-) Andolsun o, Cebrail'i açık ufukta gördü.

وَمَا هُوَ عَلَى الْغَيْبِ بِضَنِينٍ. (٢٤)

24-) O, gayb hakkında cimri de değildir.

وَمَا هُوَ بِقَوْلِ شَيْطَانٍ رَجِيمٍ. (٢٥)

25-) O, kovulmuş bir şeytanın sözü değildir.

فَأَيْنَ تَذْهَبُونَ. (٢٦)

26-) Hâl böyle iken, siz nereye gidiyorsunuz?

إِنْ هُوَ إِلَّا ذِكْرٌ لِلْعَالَمِينَ. (٢٧)

27-) O, âlemler için öğütten başka bir şey değildir,

لِمَنْ شَاءَ مِنْكُمْ أَنْ يَسْتَقِيمَ. (٢٨)

28-) İçinizden doğru gitmek isteyenler için.

وَمَا تَشَاءُونَ إِلَّا أَنْ يَشَاءَ اللَّهُ رَبُّ الْعَالَمِينَ. (٢٩)

29-) Âlemlerin Rabbi olan Allah dilemeyince, siz dileyemezsiniz.

Diğer Sitelerimiz



Arapça Latin harf Arapça okumada zorluk çekenlere kolaylık olması açısından konulmuştur. Ses dosyaları da eklenecektir.

İletişim