Rahman Suresi (Rahmân Sûresî) okunuşu ve anlamı

الرَّحْمَنُ (١)

1-)

Diyanet: Rahmân, Kur'an'ı öğretti.

Diyanet Vakfı: Çok merhametli(Allah)

E. Hamdi Yazır: Rahmân (çok merhametli olan Allah)

عَلَّمَ الْقُرْآنَ (٢)

2-)

Diyanet: Rahmân, Kur'an'ı öğretti.

Diyanet Vakfı: Kur'an'ı öğretti.

E. Hamdi Yazır: Kurân'ı öğretti.

خَلَقَ الْإِنْسَانَ (٣)

3-)

Diyanet: İnsanı yarattı.

Diyanet Vakfı: İnsanı yarattı.

E. Hamdi Yazır: İnsanı yarattı.

عَلَّمَهُ الْبَيَانَ (٤)

4-)

Diyanet: Ona beyanı (düşünüp ifade etmeyi) öğretti.

Diyanet Vakfı: Ona açıklamayı öğretti.

E. Hamdi Yazır: Ona beyanı öğretti.

الشَّمْسُ وَالْقَمَرُ بِحُسْبَانٍ (٥)

5-)

Diyanet: Güneş ve ay bir hesaba göre hareket etmektedir.

Diyanet Vakfı: Güneş ve ay bir hesaba göre (hareket etmekte) dir.

E. Hamdi Yazır: Güneş de ay da bir hesab iledir.

وَالنَّجْمُ وَالشَّجَرُ يَسْجُدَانِ (٦)

6-)

Diyanet: Otlar ve ağaçlar (Allah'a) boyun eğerler.

Diyanet Vakfı: Bitkiler ve ağaçlar secde ederler.

E. Hamdi Yazır: Bitkiler ve ağaçlar secde etmektedirler.

وَالسَّمَاءَ رَفَعَهَا وَوَضَعَ الْمِيزَانَ (٧)

7-)

Diyanet: Göğü yükseltti ve ölçüyü koydu.

Diyanet Vakfı: Göğü Allah yükseltti ve mîzanı (dengeyi) O koydu.

E. Hamdi Yazır: Göğü yükseltti ve mizanı koydu.

أَلَّا تَطْغَوْا فِي الْمِيزَانِ (٨)

8-)

Diyanet: Ölçüde haddi aşmayın.

Diyanet Vakfı: Sakın dengeyi bozmayın.

E. Hamdi Yazır: Sakın tartıda taşkınlık etmeyin.

وَأَقِيمُوا الْوَزْنَ بِالْقِسْطِ وَلَا تُخْسِرُوا الْمِيزَانَ (٩)

9-)

Diyanet: Tartıyı adaletle yapın, teraziyi eksik tutmayın.

Diyanet Vakfı: Ölçüyü adaletle tutun ve eksik tartmayın.

E. Hamdi Yazır: Tartıyı adaletle yapın, terazide eksiklik yapmayın.

وَالْأَرْضَ وَضَعَهَا لِلْأَنَامِ (١٠)

10-)

Diyanet: Allah, yeri yaratıklar için var etti.

Diyanet Vakfı: Allah, yeri canlılar için yaratmıştır.

E. Hamdi Yazır: (Allah) yeri mahlukat için (aşağıya) koydu.

فِيهَا فَاكِهَةٌ وَالنَّخْلُ ذَاتُ الْأَكْمَامِ (١١)

11-)

Diyanet: Orada meyve(ler) ve salkımlı hurma ağaçları vardır.

Diyanet Vakfı: Orada meyveler ve salkımlı hurma ağaçları vardır.

E. Hamdi Yazır: Orada meyvalar ve salkımlı hurma ağaçları vardır.

وَالْحَبُّ ذُو الْعَصْفِ وَالرَّيْحَانُ (١٢)

12-)

Diyanet: Yapraklı taneler, hoş kokulu bitkiler vardır.

Diyanet Vakfı: Yapraklı daneler ve hoş kokulu bitkiler vardır.

E. Hamdi Yazır: Yapraklı taneler ve hoş kokulu bitkiler vardır.

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (١٣)

13-)

Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

Diyanet Vakfı: O halde Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?

E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

خَلَقَ الْإِنْسَانَ مِنْ صَلْصَالٍ كَالْفَخَّارِ (١٤)

14-)

Diyanet: Allah, insanı pişmiş çamur gibi bir balçıktan yarattı.

Diyanet Vakfı: Allah insanı, pişmiş çamura benzeyen bir balçıktan yarattı.

E. Hamdi Yazır: Allah insanı, pişmiş bir çamura benzeyen bir balçıktan yarattı.

وَخَلَقَ الْجَانَّ مِنْ مَارِجٍ مِنْ نَارٍ (١٥)

15-)

Diyanet: "Cin"i de yalın bir ateşten yarattı.

Diyanet Vakfı: Cinleri öz ateşten yarattı.

E. Hamdi Yazır: Cinleri de hâlis ateşten yarattı.

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (١٦)

16-)

Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

Diyanet Vakfı: O halde, Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?

E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

رَبُّ الْمَشْرِقَيْنِ وَرَبُّ الْمَغْرِبَيْنِ (١٧)

17-)

Diyanet: O, iki doğunun ve iki batının Rabbidir.

Diyanet Vakfı: (O,) iki doğunun ve iki batının Rabbidir.

E. Hamdi Yazır: (O) iki doğunun ve iki batının Rabbidir.

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (١٨)

18-)

Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

Diyanet Vakfı: Öyleyse Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

مَرَجَ الْبَحْرَيْنِ يَلْتَقِيَانِ (١٩)

19-)

Diyanet: (Suları acı ve tatlı olan) iki denizi salıvermiştir; birbirine kavuşuyorlar.

Diyanet Vakfı: İki denizi birbirine kavuşmak üzere salıvermiştir.

E. Hamdi Yazır: (Acı ve tatlı) iki denizi salıverdi birbirine kavuşuyorlar.

بَيْنَهُمَا بَرْزَخٌ لَا يَبْغِيَانِ (٢٠)

20-)

Diyanet: (Fakat) aralarında bir engel vardır, birbirine geçip karışmıyorlar.

Diyanet Vakfı: Aralarında bir engel vardır, birbirine geçip karışmazlar.

E. Hamdi Yazır: Fakat aralarında bir engel vardır, birbirlerine geçip karışmıyorlar.

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٢١)

21-)

Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

Diyanet Vakfı: O halde Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?

E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

يَخْرُجُ مِنْهُمَا اللُّؤْلُؤُ وَالْمَرْجَانُ (٢٢)

22-)

Diyanet: O denizlerin her ikisinden de inci ve mercan çıkar.

Diyanet Vakfı: İkisinden de inci ve mercan çıkar.

E. Hamdi Yazır: İkisinden de inci ve mercan çıkar.

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٢٣)

23-)

Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

Diyanet Vakfı: Şimdi Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?

E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

وَلَهُ الْجَوَارِ الْمُنْشَآتُ فِي الْبَحْرِ كَالْأَعْلَامِ (٢٤)

24-)

Diyanet: Denizde akıp giden dağlar gibi yüksek gemiler de O'nundur.

Diyanet Vakfı: Denizde yüce dağlar gibi yükselen gemiler de O'nundur.

E. Hamdi Yazır: Denizde koca dağlar gibi yükselen gemiler de onundur.

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٢٥)

25-)

Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

Diyanet Vakfı: Öyleyken Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?

E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

كُلُّ مَنْ عَلَيْهَا فَانٍ (٢٦)

26-)

Diyanet: Yer üzerinde bulunan her canlı yok olacaktır.

Diyanet Vakfı: Yer yüzünde bulunan her canlı yok olacak.

E. Hamdi Yazır: Yer üzerinde bulunan her şey fânidir.

وَيَبْقَى وَجْهُ رَبِّكَ ذُو الْجَلَالِ وَالْإِكْرَامِ (٢٧)

27-)

Diyanet: Ancak azamet ve ikram sahibi Rabbinin zâtı bâki kalacaktır.

Diyanet Vakfı: Ancak azamet ve ikram sahibi Rabbinin zâtı bâki kalacak.

E. Hamdi Yazır: Yalnız celâl ve ikram sahibi Rabbinin yüzü (zâtı) baki kalacaktır.

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٢٨)

28-)

Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

Diyanet Vakfı: Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

يَسْأَلُهُ مَنْ فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ كُلَّ يَوْمٍ هُوَ فِي شَأْنٍ (٢٩)

29-)

Diyanet: Göklerde ve yerde bulunanlar, (her şeyi) O'ndan isterler. O, her an yeni bir ilâhî tasarruftadır.

Diyanet Vakfı: Göklerde ve yerde bulunan herkes, O'ndan ister. O, her an yaratma halindedir.

E. Hamdi Yazır: Göklerde ve yerde bulunanlar, O'ndan isterler. O, her gün yeni bir iştedir.

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٣٠)

30-)

Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

Diyanet Vakfı: O halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

سَنَفْرُغُ لَكُمْ أَيُّهَ الثَّقَلَانِ (٣١)

31-)

Diyanet: Yakında sizi de hesaba çekeceğiz, ey cinler ve insanlar!

Diyanet Vakfı: Ey insan ve cin! Sizin de hesabınızı ele alacağız.

E. Hamdi Yazır: Ey insan ve cin! sizin de hesabınızı ele alacağız.

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٣٢)

32-)

Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

Diyanet Vakfı: Hal bu iken Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?

E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

يَا مَعْشَرَ الْجِنِّ وَالْإِنْسِ إِنِ اسْتَطَعْتُمْ أَنْ تَنْفُذُوا مِنْ أَقْطَارِ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ فَانْفُذُوا لَا تَنْفُذُونَ إِلَّا بِسُلْطَانٍ (٣٣)

33-)

Diyanet: Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin uçlarından bucaklarından geçip gitmeye gücünüz yeterse geçip gidin. Büyük bir güç olmadıkça geçip gidemezsiniz.

Diyanet Vakfı: Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin çerçevesinden çıkıp gitmeye gücünüz yetiyorsa geçin. Ancak büyük bir güçle çıkıp gidebilirsiniz.

E. Hamdi Yazır: Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin çevresinden geçmeye gücünüz yeterse geçin gidin. Allah'ın verdiği bir güç olmadan geçemezsiniz.

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٣٤)

34-)

Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

Diyanet Vakfı: Öyleyse Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

يُرْسَلُ عَلَيْكُمَا شُوَاظٌ مِنْ نَارٍ وَنُحَاسٌ فَلَا تَنْتَصِرَانِ (٣٥)

35-)

Diyanet: Üstünüze ateşten yalın bir alevle kıpkızıl bir duman gönderilir de kendinizi koruyamazsınız.

Diyanet Vakfı: Üzerinize ateşten alev ve duman gönderilir de birbirinizi kurtaramaz ve yardımlaşamazsınız.

E. Hamdi Yazır: Üzerinize ateşten alev ve duman gönderilir, kendinizi savunamazsınız.

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٣٦)

36-)

Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

Diyanet Vakfı: Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz

فَإِذَا انْشَقَّتِ السَّمَاءُ فَكَانَتْ وَرْدَةً كَالدِّهَانِ (٣٧)

37-)

Diyanet: Gök yarılıp da, yanıp kızaran yağ gibi kırmızı gül hâline geldiği zaman (hâliniz ne olur?)

Diyanet Vakfı: Gök yarılıp da kızarmış yağ renginde gül gibi olduğu zaman,

E. Hamdi Yazır: Gök yarılıp da, erimiş yağ gibi kıpkırmızı bir gül olduğu zaman...

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٣٨)

38-)

Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

Diyanet Vakfı: Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

فَيَوْمَئِذٍ لَا يُسْأَلُ عَنْ ذَنْبِهِ إِنْسٌ وَلَا جَانٌّ (٣٩)

39-)

Diyanet: İşte o gün ne insana, ne cine günahı sorulmayacak.

Diyanet Vakfı: İşte o gün insana da cine de günahı sorulmaz.

E. Hamdi Yazır: İşte o gün, ne insana ne de cinne günahından sorulmaz.

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٤٠)

40-)

Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

Diyanet Vakfı: O halde Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?

E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

يُعْرَفُ الْمُجْرِمُونَ بِسِيمَاهُمْ فَيُؤْخَذُ بِالنَّوَاصِي وَالْأَقْدَامِ (٤١)

41-)

Diyanet: Suçlular simalarından tanınır da, perçemlerinden ve ayaklarından yakalanırlar.

Diyanet Vakfı: Suçlular, simalarından tanınır, perçemlerinden ve ayaklarından yakalanırlar.

E. Hamdi Yazır: Suçlular simalarından tanınır, alınlarından ve ayaklarından tutulur.

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٤٢)

42-)

Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

Diyanet Vakfı: Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

هَذِهِ جَهَنَّمُ الَّتِي يُكَذِّبُ بِهَا الْمُجْرِمُونَ (٤٣)

43-)

Diyanet: İşte bu suçluların yalanladıkları cehennemdir.

Diyanet Vakfı: İşte bu, suçluların yalanladıkları cehennemdir.

E. Hamdi Yazır: İşte bu, suçluların yalanladığı cehennemdir.

يَطُوفُونَ بَيْنَهَا وَبَيْنَ حَمِيمٍ آنٍ (٤٤)

44-)

Diyanet: Onlar, cehennem ateşi ile yüksek derecede kaynar su arasında gider gelirler.

Diyanet Vakfı: Onlar, cehennemle kaynar su arasında dolaşır dururlar.

E. Hamdi Yazır: Onunla kaynar su arasında dolaşırlar.

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٤٥)

45-)

Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

Diyanet Vakfı: Şimdi Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?

E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

وَلِمَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّهِ جَنَّتَانِ (٤٦)

46-)

Diyanet: Rabbinin huzurunda (hesap vermek üzere) duracağından korkan kimseye iki cennet vardır.

Diyanet Vakfı: Rabbinin huzurunda durmaktan korkan kimselere iki cennet vardır.

E. Hamdi Yazır: Rabbinin makamından korkan kimselere iki cennet vardır.

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٤٧)

47-)

Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

Diyanet Vakfı: Öyleyken Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?

E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

ذَوَاتَا أَفْنَانٍ (٤٨)

48-)

Diyanet: İki cennet de (ağaçlar, meyveler, rengârenk bitkiler gibi) çeşit çeşit güzelliklerle bezenmiştir.

Diyanet Vakfı: İki cennet de çeşit çeşit ağaçlarla doludur.

E. Hamdi Yazır: İkisinin de çeşitli ağaçları, meyvaları vardır.

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٤٩)

49-)

Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

Diyanet Vakfı: Öyleyse Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

فِيهِمَا عَيْنَانِ تَجْرِيَانِ (٥٠)

50-)

Diyanet: İçlerinde akan iki pınar vardır.

Diyanet Vakfı: İkisinde de akıp giden iki kaynak vardır.

E. Hamdi Yazır: İkisinde de akıp giden iki kaynak vardır.

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٥١)

51-)

Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

Diyanet Vakfı: Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

فِيهِمَا مِنْ كُلِّ فَاكِهَةٍ زَوْجَانِ (٥٢)

52-)

Diyanet: İkisinde de her meyveden çift çift vardır.

Diyanet Vakfı: İkisinde de her türlü meyveden çift çift vardır.

E. Hamdi Yazır: İkisinde de her türlü meyvadan çift çift vardır.

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٥٣)

53-)

Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

Diyanet Vakfı: Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

مُتَّكِئِينَ عَلَى فُرُشٍ بَطَائِنُهَا مِنْ إِسْتَبْرَقٍ وَجَنَى الْجَنَّتَيْنِ دَانٍ (٥٤)

54-)

Diyanet: Onlar astarları kalın ipekten olan döşeklere yaslanırlar. Bu iki cennetin meyveleri (zahmetsizce alınacak kadar) yakındır.

Diyanet Vakfı: Hepsi de örtüleri atlastan minderlere yaslanırlar. İki cennetin de meyvesinin devşirilmesi yakındır.

E. Hamdi Yazır: Astarları atlastan yataklara yaslanırlar. İki cennetin de devşirmesi yakındır.

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٥٥)

55-)

Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

Diyanet Vakfı: Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

فِيهِنَّ قَاصِرَاتُ الطَّرْفِ لَمْ يَطْمِثْهُنَّ إِنْسٌ قَبْلَهُمْ وَلَا جَانٌّ (٥٦)

56-)

Diyanet: Oralarda bakışlarını sadece eşlerine çevirmiş dilberler vardır. Onlara eşlerinden önce ne bir insan, ne bir cin dokunmuştur.

Diyanet Vakfı: Oralarda gözlerini yalnız eşlerine çevirmiş güzeller var ki, bunlardan önce onlara ne insan ne de cin dokunmuştur.

E. Hamdi Yazır: Oralarda gözlerini yalnız eşlerine çevirmiş dilberler var ki, bunlardan önce onlara ne insan ne de cin dokunmuştur.

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٥٧)

57-)

Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

Diyanet Vakfı: Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

كَأَنَّهُنَّ الْيَاقُوتُ وَالْمَرْجَانُ (٥٨)

58-)

Diyanet: Onlar sanki yakut ve mercandır.

Diyanet Vakfı: Sanki onlar yakut ve mercandırlar.

E. Hamdi Yazır: Sanki onlar yâkut ve mercandırlar.

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٥٩)

59-)

Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

Diyanet Vakfı: Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

هَلْ جَزَاءُ الْإِحْسَانِ إِلَّا الْإِحْسَانُ (٦٠)

60-)

Diyanet: İyiliğin karşılığı, yalnız iyiliktir.

Diyanet Vakfı: İyiliğin karşılığı iyilikten başka bir şey midir?

E. Hamdi Yazır: İyiliğin karşılığı, yalnız iyilik değil midir?

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٦١)

61-)

Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

Diyanet Vakfı: Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

وَمِنْ دُونِهِمَا جَنَّتَانِ (٦٢)

62-)

Diyanet: Bu iki cennetten başka iki cennet daha vardır.

Diyanet Vakfı: Bu ikisinden başka iki cennet daha vardır.

E. Hamdi Yazır: Bu ikisinden başka iki cennet daha vardır.

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٦٣)

63-)

Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

Diyanet Vakfı: Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

مُدْهَامَّتَانِ (٦٤)

64-)

Diyanet: O iki cennet koyu yeşil renktedir.

Diyanet Vakfı: Bu cennetler koyu yeşildirler.

E. Hamdi Yazır: (Bu cennetler) yemyeşildirler.

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٦٥)

65-)

Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

Diyanet Vakfı: Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

فِيهِمَا عَيْنَانِ نَضَّاخَتَانِ (٦٦)

66-)

Diyanet: İçlerinde kaynayan iki pınar vardır.

Diyanet Vakfı: İkisinde de durmadan fışkıran iki kaynak vardır.

E. Hamdi Yazır: İkisinde de fışkıran iki kaynak vardır.

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٦٧)

67-)

Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

Diyanet Vakfı: Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

فِيهِمَا فَاكِهَةٌ وَنَخْلٌ وَرُمَّانٌ (٦٨)

68-)

Diyanet: İçlerinde her türlü meyve, hurma ve nar vardır.

Diyanet Vakfı: İkisinde de her türlü meyveler, hurma ve nar vardır.

E. Hamdi Yazır: İkisinde de her türlü meyva, hurma ve nar vardır.

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٦٩)

69-)

Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

Diyanet Vakfı: Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

فِيهِنَّ خَيْرَاتٌ حِسَانٌ (٧٠)

70-)

Diyanet: Onlarda huyları güzel, yüzleri güzel dilberler vardır.

Diyanet Vakfı: İçlerinde huyu güzel yüzü güzel kadınlar vardır.

E. Hamdi Yazır: İçlerinde güzel huylu, güzel yüzlü kadınlar vardır.

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٧١)

71-)

Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

Diyanet Vakfı: Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

حُورٌ مَقْصُورَاتٌ فِي الْخِيَامِ (٧٢)

72-)

Diyanet: Onlar, çadırlara kapanmış hurilerdir.

Diyanet Vakfı: Otağlar içinde sahiplerine tahsis edilmiş hûriler vardır.

E. Hamdi Yazır: Çadırlar içerisinde gözlerini yalnız kocalarına çevirmiş hûriler vardır.

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٧٣)

73-)

Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

Diyanet Vakfı: Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

لَمْ يَطْمِثْهُنَّ إِنْسٌ قَبْلَهُمْ وَلَا جَانٌّ (٧٤)

74-)

Diyanet: Onlara, eşlerinden önce ne bir insan ne bir cin dokunmuştur.

Diyanet Vakfı: Bunlara onlardan önce ne bir insan ne bir cin dokunmuştur.

E. Hamdi Yazır: Bunlardan önce onlara ne insan ne de cin dokunmuştur.

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٧٥)

75-)

Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

Diyanet Vakfı: Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

مُتَّكِئِينَ عَلَى رَفْرَفٍ خُضْرٍ وَعَبْقَرِيٍّ حِسَانٍ (٧٦)

76-)

Diyanet: Onlar yeşil yastıklara ve güzel yaygılara yaslanırlar, (nimetlenirler).

Diyanet Vakfı: Yeşil yastıklara ve hârikulâde güzel döşemelere yaslanırlar.

E. Hamdi Yazır: Yeşil yastıklara ve hârikulâde güzel işlemeli döşeklere yaslanırlar.

فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ (٧٧)

77-)

Diyanet: O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

Diyanet Vakfı: Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

E. Hamdi Yazır: Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

تَبَارَكَ اسْمُ رَبِّكَ ذِي الْجَلَالِ وَالْإِكْرَامِ (٧٨)

78-)

Diyanet: Azamet ve ikram sahibi Rabbinin adı yücedir.

Diyanet Vakfı: Büyüklük ve ikram sahibi Rabbinin adı yücelerden yücedir.

E. Hamdi Yazır: Büyüklük ve ikram sahibi Rabbinin adı ne yücedir!

Diğer Sitelerimiz



Arapça Latin harf Arapça okumada zorluk çekenlere kolaylık olması açısından konulmuştur. Ses dosyaları da eklenecektir.

İletişim