Alak Suresi (Alâk Sûresî) okunuşu ve anlamı

اقْرَأْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذِي خَلَقَ (١)

1-)

Diyanet: Yaratan Rabbinin adıyla oku!

Diyanet Vakfı: Yaratan Rabbinin adıyla oku!

E. Hamdi Yazır: Yaratan Rabbinin adıyla oku!

خَلَقَ الْإِنْسَانَ مِنْ عَلَقٍ (٢)

2-)

Diyanet: O, insanı "alak"dan yarattı.

Diyanet Vakfı: O, insanı bir aşılanmış yumurtadan yarattı.

E. Hamdi Yazır: O, insanı bir alekadan (embriyodan) yarattı.

اقْرَأْ وَرَبُّكَ الْأَكْرَمُ (٣)

3-)

Diyanet: Oku! Senin Rabbin en cömert olandır.

Diyanet Vakfı: Oku! Rabbin, en büyük kerem sahibidir.

E. Hamdi Yazır: Oku! Rabbin sonsuz kerem sahibidir.

الَّذِي عَلَّمَ بِالْقَلَمِ (٤)

4-)

Diyanet: O, kalemle yazmayı öğretendir,

Diyanet Vakfı: O Rab ki kalemle (yazmayı) öğretti.

E. Hamdi Yazır: O Rab ki kalemle yazmayı öğretti.

عَلَّمَ الْإِنْسَانَ مَا لَمْ يَعْلَمْ (٥)

5-)

Diyanet: İnsana bilmediğini öğretendir.

Diyanet Vakfı: İnsana bilmedikleri şeyi öğretti.

E. Hamdi Yazır: İnsana bilmediği şeyleri öğretti.

كَلَّا إِنَّ الْإِنْسَانَ لَيَطْغَى (٦)

6-)

Diyanet: Hayır, insan mutlaka azgınlık eder,

Diyanet Vakfı: Gerçek şu ki, insan azar.

E. Hamdi Yazır: Hayır! Doğrusu (kâfir) insan azgınlık eder.

أَنْ رَآهُ اسْتَغْنَى (٧)

7-)

Diyanet: Kendini yeterli gördüğü için.

Diyanet Vakfı: Kendini kendine yeterli gördüğü için.

E. Hamdi Yazır: Kendisinin muhtaç olmadığını zannettiği için.

إِنَّ إِلَى رَبِّكَ الرُّجْعَى (٨)

8-)

Diyanet: Şüphesiz dönüş ancak Rabbinedir.

Diyanet Vakfı: Kuşkusuz dönüş Rabbinedir.

E. Hamdi Yazır: Muhakkak ki dönüş mutlaka Rabbinedir.

أَرَأَيْتَ الَّذِي يَنْهَى (٩)

9-)

Diyanet: (Bundan) engelleyeni gördün mü?

Diyanet Vakfı: Gördün mü şu men edeni,

E. Hamdi Yazır: Namaz kıldığı zaman, bir kulu engelleyeni gördün mü?

عَبْدًا إِذَا صَلَّى (١٠)

10-)

Diyanet: Sen, namaz kıldığında kulu.

Diyanet Vakfı: Namaz kılarken bir kulu (Peygamber'i namazdan)?

E. Hamdi Yazır: Namaz kıldığı zaman, bir kulu engelleyeni gördün mü?

أَرَأَيْتَ إِنْ كَانَ عَلَى الْهُدَى (١١)

11-)

Diyanet: Ne dersin, ya o (engellenen kul) hidâyet üzere ise;

Diyanet Vakfı: Gördün mü, ya o (Peygamber) doğru yolda olur,

E. Hamdi Yazır: Gördün mü (ne dersin?), ya o (kul) doğru yolda olur,

أَوْ أَمَرَ بِالتَّقْوَى (١٢)

12-)

Diyanet: Ya da takvayı (Allah'a karşı gelmekten sakınmayı) emrediyorsa!?

Diyanet Vakfı: Yahut takvâyı emrediyorsa?

E. Hamdi Yazır: Veya kötülüklerden sakınmayı emrederse?

أَرَأَيْتَ إِنْ كَذَّبَ وَتَوَلَّى (١٣)

13-)

Diyanet: Ne dersin engelleyen, Peygamberi yalanlamış ve yüz çevirmişse!?

Diyanet Vakfı: Ne dersin o (meneden, Peygamber'i) yalanlıyor ve doğru yoldan yüz çeviriyorsa!

E. Hamdi Yazır: Gördün mü, ya bu (adam, hakkı) yalanlar, yüzçevirirse,

أَلَمْ يَعْلَمْ بِأَنَّ اللَّهَ يَرَى (١٤)

14-)

Diyanet: O Allah'ın, her şeyi gördüğünü bilmiyor mu?

Diyanet Vakfı: (Bu adam) Allah'ın, (yaptıklarını) gördüğünü bilmez mi!

E. Hamdi Yazır: O adam, Allah'ın kendini gördüğünü hiç bilmiyor mu?

كَلَّا لَئِنْ لَمْ يَنْتَهِ لَنَسْفَعًا بِالنَّاصِيَةِ (١٥)

15-)

Diyanet: Hayır! Andolsun, eğer vazgeçmezse, muhakkak onu perçeminden;

Diyanet Vakfı: Hayır, hayır! Eğer vazgeçmezse, derhal onu alnından (perçeminden), yakalarız (cehenneme atarız).

E. Hamdi Yazır: Hayır, hayır! Eğer o, bu davranışından vazgeçmezse, and olsun ki biz, onu perçeminden yakalar cehenneme sürükleriz.

نَاصِيَةٍ كَاذِبَةٍ خَاطِئَةٍ (١٦)

16-)

Diyanet: O yalancı, günahkâr perçeminden yakalarız.

Diyanet Vakfı: O yalancı, günahkâr alından (perçemden),

E. Hamdi Yazır: O günahkâr ve yalancı perçeminden.

فَلْيَدْعُ نَادِيَهُ (١٧)

17-)

Diyanet: Haydi, taraftarlarını çağırsın.

Diyanet Vakfı: O, hemen gidip meclisini (kendi taraftarlarını) çağırsın.

E. Hamdi Yazır: O zaman o taraftarlarını yardıma çağırsın.

سَنَدْعُ الزَّبَانِيَةَ (١٨)

18-)

Diyanet: Biz de zebânileri çağıracağız.

Diyanet Vakfı: Biz de zebânîleri çağıracağız.

E. Hamdi Yazır: Biz de Zebanileri çağıracağız.

كَلَّا لَا تُطِعْهُ وَاسْجُدْ وَاقْتَرِبْ (١٩)

19-)

Diyanet: Hayır! Sakın sen ona uyma; secde et ve Rabbine yaklaş.

Diyanet Vakfı: Hayır! Ona uyma! Allah'a secde et ve (yalnızca O'na) yaklaş!

E. Hamdi Yazır: Sakın onu dinleme de (Rabbine) secde et ve yaklaş.

Diğer Sitelerimiz



Arapça Latin harf Arapça okumada zorluk çekenlere kolaylık olması açısından konulmuştur. Ses dosyaları da eklenecektir.

İletişim